Bu sununun amacı, bağlanmada işleyen nörobiyolojik dinamikleri gözden geçirmektir. Sakinleştirilmek ve beslenmek, bebeğin kendisini duygusal ve fi ziksel açıdan güvende hissetmesini sağlayan özel kişiye yakınlık geliştirmesini sağlar. Yenidoğanın yakınlık arayışı ve sosyal ayrılığa tepkisi bağlanma stilini oluşturur.
Bu bağlanma stili bireyin yaşamı boyunca çift ve ebeveyn olma davranışlarını düzenlemeyi sürdürür (Nelson and Panksepp 1998). Çocukluk çağının bağlanma güçlükleri, sorunlu bir bağlanma stilinin gelişmesine yol açarak, yetişkinlikte sağlıksız duygusal yakınlığa yol açabilir. Örneğin kaçıngan ya da dezorganize bağlanma stillerine sahip olan bireyler, aşk olmaksızın yaptıkları seksi daha zevk verici bir deneyim olarak bildirirler (Marshall, Hudson ve Hodkinson 1993).
Sağ hemisfer ve onunla bağlantılı yapılar erken bağlanma deneyimlerinde özellikle baskındır (Schore 2003). Orbitofrontal korteks, (özellikle anterior singulat korteks), septal alan, nukleus accumbens, stria terminalisin bed nukleusu, hipotalamusun medial preoptik alanı ve mesensefalik bağlantılar bağlanmanın nörobiyolojisinde önemli role sahiptirler.
Hipotalamus ve amigdaladaki bazı biyokimyasal süreçler bağlanma davranışlarını düzenler. Özellikle, oksitosin ve vazopresin salınımı bağlanmanın oluşumunda etkilidir. Oksitosin emzirme, bakım verme gibi etkileşmeler sırasında salınır ve bebeğin bağlanmasını ve annenin bakım vermesini sağlar. Oksitosin aynı zamanda cinsel birleşme sırasında da salgılanır. Cinsel ilişki sırasında oksitosin salınımının azalması, cinsel birleşmeyi aşksız, mekanik bir deneyim haline getirir. Vazopresin ise sosyal belleğin güçlenmesinde, eş seçiminde ve uzun süreli karı-koca ilişkisinde önemli bir role sahiptir (Winslow & Insel, 1993, Ferguson ve ark., 2000).
Östrojenler ve androjenler libido ile ilgilidir. Hipotalamustaki artmış serotonin aktivitesi cinsel davranışı baskılayabilir (Lorrain, Riolo, Matuszewich & Hull, 1999). Cinsel çekim sistemi dopamin, norepinefrin artışı ve santral serotonin azalması ile ilişkilidir. Kortikosteroidler, ebeveynlerin korkutucu ve kavgacı tutumlarıyla çocukları için stres kaynağı oluşturarak bağlanma sorunlarına yol açmalarında etkilidir.
|