|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
“Mektup Daima Varacağı Yere Varır (Mı?)”; Psikoterapi ve Post-Yapısalcılık İlişkisi Üzerine
|
|
Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > V. ULUSAL AİLE VE EVLİLİK TERAPİLERİ KONGRESİ > Sözel Bildiriler > |
|
|
|
Modern öncesi düşünce, sanki bir minyatür sanatçısının gördüğü yerden görür dünyayı. Bu yer tanrının yeridir, her şey aynı anda görülmüştür, perspektif yoktur. Bu dönem düşüncesinde referans kutsal kitaplara yapılır. Modernite ile birlikte önce düşünce yer(cil)leşir, resimde merkezileşen göz ile perspektif oluşur. Tanrının yerine yavaşça insan yerleşir, artık “panoptikonun” sahibi insandır.
Barthes Fransız ihtilali’nin 100.yılı anısına yapılan Eiffel Kulesinin insanın dünyaya panoramik bakışının temsili olduğunu belirtir. Bu panoramik bakış ile “yapı” kategorisi ortaya çıkar. Panoramik konumdan, kuleden, bakan göz farkında olmadan yapısalcı gibi davranır; baktığı nesnede bilinen noktaları/öğeleri saptar, bunları işlevsel bir düzen içinde birbirine bağlar, nesneyi deşifre eder. Bu terapistin (pozisyonel/mekansal) konumunu anımsatır. Özellikle analistin divanına (bakışı altına) uzanan analizanın ruhsal dünyasında açık öğeler bulunacak ve bunların işlevi aşikar kılınacaktır
Farklı analistlerin birbirlerinden farklı noktalardan (psikobiyografi k ya da yapısal) baktıklarını ileri sürerek aynı şeyi bulmalarını Derrida eleştirir. Freud’un “oedipus karmaşası”, “Oedipus efsanesi” ve Sofokles’in “Oedipus Rex” tragedyası arasındaki farklılıkları yok sayarak yaptığı gibi indirgemecilik yapılmıştır. Farklılıklar “çıplak hakikati” gizleyen örtüler, ikincil revizyonlar sayılmıştır. Sonunda bulunması gereken “hakikat” bulunmuş, “mektup daima varacağı yere” varmıştır. Ama postmodern dünyada “revizyonların ötesinde çıplak bir hakikat”, “bakandan bağımsız nesnel bir bilgi” yoktur. Analistin nesnel olduğu varsayılan bakışı, nötral konumu yerinden edilecektir. Bu sunumda bu düşünsel süreç çağrışımsal bir akış içinde ele alınacak ve Freud’un Oidipus yorumu bağlamında tartışılacaktır.
|
|
|
|
|