|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
2. Turu Dönerken...
|
|
Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > VI. ULUSAL AİLE VE EVLİLİK TERAPİLERİ KONGRESİ > Çalışma Grubu Özetleri > |
|
|
|
2. Turu Dönerken...
Batı’da %40-60’lara varan boşanma oranları, ülkemizde de gittikçe artan bir ivme göstermektedir. Özellikle de ülkemiz söz konusu olduğunda, boşanma oranlarının en çok ilk 5 yılda gerçekleştiği görülmekte ve buradan hareketle genç nüfusta bu oranın daha yüksek olabileceği düşünülmektedir. Klinik gözlemler, son yıllarda giderek artan bir şekilde genç nüfusta boşanmalara işaret etmektedir. Nitekim istatistikî verilere göre, yaş dilimine göre yüksek boşanma oranı kadınlar için 25-29 iken, erkekler için ise 30-34 yaş grubundadır. Bu durum beraberinde ikinci, üçüncü vs. evlilikleri de getirmekte ve özellikle de genç nüfustaki boşanma oranlarına paralel olarak yeniden evlilik oranları da artmaktadır. Örneğin, Amerika’da 25 yaş ve üzeri boşanan erkeklerin %55’inin, kadınların ise %44’ünün ikinci kez evlendikleri ve bu erkeklerin yaş ortalamasının 35.1, kadınların ise 32.7 olduğu rapor edilmektedir. Son veriler, ülkemizde de giderek artan boşanma oranları ve bu oranın genç nüfusta daha çok olmasına paralel bir şekilde ikinci evliliklerin de hızla arttığı görülmektedir.
Gelişimsel bir kriz olan evliliğin kendi içerisindeki güçlükleri ve evlilik kurumunun devam ettirilememesi sonucu ortaya çıkan boşanma durumunun yarattığı psikolojik, sosyolojik ve ekonomik etkiler göz önünde bulundurulduğunda, sonraki evliliklerin bu geçmiş deneyimden olumlu ve}veya olumsuz etkilenmemesi işten bile değildir. Daha ötesinde, geçmiş evlilik süresi, boşanma nedeni, çocuk gibi faktörler durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Sonuç olarak, eski eş, yeni eş ve yeniden evlenen kişi üçgeninin iyi yönetilememesi çeşitli zorluklara sebebiyet verebilmektedir; hele ki bir de geçmiş evlilikten çocuklar varsa…
Bu atölye çalışmasında, öncelikle evlilik, boşanma ve yeniden evlenme süreçlerine dair bazı kuramsal ve istatistiki veriler sunulacak, ardından da vaka örnekleriyle terapötik müdahaleler üzerinde durulacaktır.
|
|
|
|
|