Sistemik dinamik yaklaşım adına aile ve çift terapisi yalnızca davranışsal bir bilim değildir.Epistemolojik açıdan olduğu kadar, pratikten (deneyimden) de etkilenmektedir. İnsan davranışı ve araeylemselliğine dair çağdaş değerlendirmeler, günümüzde çok açılımlı; hatta sonsuz açılımlı özellik taşıyan yeni bir bakış açısı getirmektedir. Herhangi bir katman; biyolojik, sistemik veya dinamik, bütünde ayrı düşünülemez.Araç ve amaç tanımlarının da yetersiz kaldığı bu durumda, holistik yaklaşımın genelleyici, indirgeyici kolaycılığına da düşmeden, doğa yasalarının işleyiş kurallarının kabul edilmesi gerekmektedir.

Antropolog Gregory Bateson'a göre, "Bikameral Model" söz konusudur. Buna göre;iki yerde olan gerçekliği,yani bir taraf pozisyon alırken, diğer taraf bu pozisyonu gözden geçirir bir pozisyonda olmaktadır. Bu iki pozisyon, iki ayrı gözün birlikte bir görüntü elde etmesi gibi, müşterek bir oluşta yer almaktadır. Burada terapist kavramı; danışan, çift veya ailenin seçilen özne olarak kabul edilmişliği üzerine varolan, seçilen bir ajan olarak, "serbestleşen" belirli bir stil içinde olmayan, bu duruma kendisini bırakan, modlar/modeller üstü/ötesi bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Terapist;komünikasyon prosesini ve patalojik komünikasyon prosesini anlamak zorundadır. Bununla birlikte, fiziksel objelerin dünyası ile yaşayan formların dünyası arasında bir ayırım yapılmalıdır. Fiziksel interaksiyonel sisteme gelince, iki ya da daha çok kişinin, ilişkinin doğasını tanımlama çabası içinde olduğu süreçtir.Bu süreçte bireyler birbirlerine açık veya kapalı olarak, ilişkinin nasıl olması gerektiği ile ilgili öneriler getirirler. İlişkide bulunan kişiler her zaman, ilişkide hangi mesajların veya ne tür davranışların olacağını, ilişkinin tanımını kimin kontrol edeceğini belirleme sorunu ile karşı karşıyadırlar. Hareket durumları ne olursa olsun, bütün sistemler için doğa yasalarının aynı olduğunu bildiğimiz noktada; ilişkiyi/terapötik ilişkiyi tanımlamak için, kendimize ya da dahil olduğumuz öğretilere göre seçtiğimiz bir koordinatlar sistemini kullanmamız zorunlu olsa da, doğa yasalarının bizim seçtiğimiz bu hareket biçimi ile bağımsız olmayabileceğini gözönünde tutmak durumundayız.