Ailede Düşlem. Bireysel Zihinden Ortak Zihine Doğru
Uzm. Psk. Yavuz Erten
Klinik Psikolog, İçgörü Psikoterapi Merkezi
Bu sunumda, ailenin gözlemlenebilir düzeydeki varlıklarının (davranışlar, iletişim, semptomlar, vs.) özünü araştırmanın bilinçli düzeyden, ön-bilinç ve bilinçdışına doğru derinleşmesi ele alınacaktır. Bu derinleşme sonucunda, ailenin ortak “düşlem”ine (phantasy) doğru yol alınmaya başlanır. Bir benzetme yapmak gerekirse, bu yolculuk, maddenin kaba düzeyinden, atomik tabana doğru bir iniştir. Bu iniş boyunca, varlıklar incelirken, enerji sürekli artar. Zihinsel maddenin, bireyin sınırlarını tanımayan ve kaptan kaba atlayan bu “eter dokusu” kuşakaşkın bir niteliğe de sahiptir. Bu malzeme bu sunumda, Klein, Bion, Winnicott ve Stern'un kuramlarının ışığında ele alınacaktır.
Anne-kız İlişkisi; Cinsel Gelişimin Öbür Yakası
Yrd.Doç.Dr. Tevfika Tunaboylu-İkiz
Klinik Psikolog, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
Anne ilk nesne, ilk baştan çıkarıcı, kızı ise hep ondan sonra gelen, hep ikinci. Her zaman kadın ve kız çocuğun takipçisi olduğu anne psikanalizin kurucusu S.Freud'un yazılarında erkeklik örtüsünün altında almıştır Kadın psikoseksüel gelişiminin oldukça değişmez bir vizyona sahip olduğu düşünülen klasik psikanalitik görüşün takipçisi olan Fransız Ekolünde kadın analistler “karanlık kıta” olarak nitelendirilen kadının derinlemesine incelemesini yapmışlardır. Daha doğrusu cinsel gelişimi öbür yakadan görmeye çalışmışlardır. Her iki cins için yatırım ve özdeşim nesnesi olan anne ile kızın çatışmalı ilişkisi içerisinde zaman zaman suç ortaklığını barındırsa da anneden kıza ileti Florence Guignard'ın belirttiği gibi “paylaşım-yarılma” arasında gidip gelir.
Çok Köşeli Üçgenler:Kardeş İlişkileri
Doç. Dr. Talat Parman
Psikiyatr - Psikanalist, İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Adolesans Bilim Dalı
Psikanaliz kuramına göre ailenin dikey yapısını düzenleyen Oedipus karmaşasıdır. Oedipus karmaşası anne, baba ve çocuk arasında bir üçgen ilişki oluşturur. Bu üçgenin açıları hiçbir zaman eşit değildir. Çünkü anne baba bir önceki kuşak olarak dikey yapının tepesindedirler ve bu nedenle çocuklar üzerinde toplumsal parametrelerin hemen tümünü içeren, yasal, ekonomik ve ahlaki bir iktidara sahiptirler. Oysa aileyi yapılandıran bir de yatay ilişkiler vardır. Bunlardan biri kardeşler arası ilişkidir. Bu ilişki bireye, kendi içinde yasaklar ve kurallar içerse de, dikey ilişkiye göre çok daha eşit ve özgür bir düzlem sunar. Fransız devriminin insanlık tarihine kazandırdığı dikey ilişkilerin alaşağı edilip yatay ilişkilerin ön plana çıkmasıdır. Bu nedenle özgürlük, eşitlik kavramlarının yanı sıra kardeşliğin sıralanması rastlantı değildir. Burada açıların ve kenarların eşit olması beklenir. Psikanaliz literatüründe Oedipal ilişkilere hak ettiği önem verilirken, kardeş ilişkileri bir hayli üvey kalmıştır. Oysa temel mitlerden biri ilk kavimde babanın öldürülmesi ise, bir diğeri de Habil ve Kabil arasındaki sonu yine ölümle biten ilişkidir. Kardeş ilişkilerine eğilen ilk psikanalistlerden biri Jacques Lacan'dır. Lacan, 1938'de, Wallon'un isteği üzerine Encylclopédie Française'e “Karmaşa, aile psikolojisinde somut unsur” başlıklı bir bölüm yazar. Burada kardeş ilişkilerinin “ayna evresi” olarak adlandırdığı dönemdeki öneminin vurgular. Kardeş bireye “benzer öteki” sağlar; yani hem benzerdir, hem de kendisi değil ötekidir. Lacan'ın yaklaşımını yeniden ele alan Alberto Eiguer ise Narcissus mitine de gönderme yaparak şu soruyu sorar .” Narcissus'un bir kız kardeşi olsaydı ne olurdu ?” Bu sorunun nedeni Eiguer'in kardeşle olan ilişkiyi narsisizm'in gelişiminin zorunlu unsurlarından biri olarak görmesidir. Klasik Geometri üçgeni üç köşeli, üç kenarlı olarak tanımlar. Oysa aile yapıları çok köşeli, çok kenarlı üçgenlerden oluşur. Bu konuşmada aile içi yatay ilişkilerden olan kardeş ilişkileri üzerinde durulacaktır
|