|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üzerinde Az Konuşulan Bir Kavram Olarak Kadına Yönelik Şiddette Kadının Rolü: İkincil Travmalar / Şiddet: İnsan Hakları İhlali
|
|
Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > IV. ULUSAL AİLE VE EVLİLİK TERAPİLERİ KONGRESİ > Panel Özetleri > |
|
|
|
Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur
Üzerinde
Az Konuşulan Bir Kavram Olarak Kadına Yönelik Şiddette Kadının Rolü: İkincil Travmalar
Şiddet günümüzde başlıca önlenebilir ölüm nedenlerinden biridir. Ne var ki her yıl tüm dünyada bir milyondan fazla kişi şiddet nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler. Bu sayıdan çok daha fazlası ise kalıcı ya da geçici bir biçimde sakatlanmakta daha da fazlası ise şiddet nedeniyle zihinsel düzeyde onarılması güç yaralar almaktadırlar.
Aile içi şiddet ise kendini aile olarak tanımlayan bir grup içinde zorlamak, aşağılamak, yoksun bırakmak, egemenlik sağlamak, güç göstermek, öfke ve gerginliği boşaltmak amacıyla aile bireylerinden bir veya birkaçından diğerine ya da diğerlerine yöneltilen her türlü şiddet davranışıdır. Aile içi şiddet türlerinden en sık görüleni kadına yönelik şiddettir.
Ne yazık ki kadına yönelik şiddete uygun bir zemin oluşmasında şiddete uğrayan kadının kendi rolü de küçümsenmeyecek oranda önemli olmaktadır. İkincil travma olarak da tanımlanabilecek bu olgu, kadının uğradığı şiddet nedeniyle kendisini suçlu/hatalı bulması ya da suçlu/hatalı bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Klinik uygulamalar sırasında karşılaştığımız vakalar ve basında karşılaştığımız bazı haberler bu konunun öneminin vurgulanmasını gerektirmektedir.
İkincil travma kavramında kadın bir yandan ilk travmanın (örnegin dayagin) acısını yaşarken, diğer yandan da kendini suçlayarak ikincil bir travmaya neden olmaktadır. Bu travmanın bir nedeni de kendisini çaresiz hissetmesidir. Çoğu kez gerek şiddet gösteren kişi, gerekse çevredeki yakınlar bu ikincil travmaların oluşumunu kolaylaştırmakta ve böylelikle hem kendi sorumluluk ve ‘suç’larını görememekte hem de kurbanın mevcut dayaktan kendisini suçlamasına neden olabilmektedir.
Bu sunumda ağırlıklı olarak sözü edilen ikincil travmalar örneklerle aktarılacaktır.
?xml:namespace>
Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu Kavuncu
Şiddet: İnsan Hakları İhlali
Bireysel veya toplu hareketle güç ve baskı uygulanması neticesinde insanların bedensel ve ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan şiddet önemli bir toplumsal sorun olma özelliğini korumaktadır.
Şiddet her toplumda ve her dönemde vardır ve çok yaygın şekilde görülmektedir. Şiddet denildiğinde akla ilk gelen genelde fiziksel şiddet olmasına karşın diğer şiddet türleri olan duygusal, sözel, ekonomik ve cinsel şiddet de oldukça yaygın uygulanmaktadır. Hatta çoğu durumda bu istismar tiplerinin birlikte uygulandığı da görülmekte ve şiddete maruz kalan kişilerde en az fiziksel şiddet kadar derin izler bırakmaktadır. Bir çok olguda da saldırgan ile kurbanın aynı evi paylaştığı bilinmektedir. Bazı kültürlerde aile içi şiddet geleneksel bakış açısıyla doğal karşılanarak, bu tür şiddetin açığa vurulması ailenin ve toplumun düzenini bozmaya yönelik davranış olarak kabul edilmektedir. Fiziksel şiddetin tek bir kişiye yöneltilmiş olması durumunda bile, bu sürece şahit olan bütün aile bireyleri de olumsuz et-kilenmektedir. Bu nedenle şiddetin yaşandığı evler aile bireyleri için güvenli olmaktan uzak, şiddetin her an patlayabileceği bir yer konumundadır. Bu sunumda bir insan hakları ihlali olan şiddet türleri, aşamaları ve arkasındaki nedenleri ile ele alınacaktır.
?xml:namespace> ?xml:namespace>
|
|
|
|
|