Medya ve Şiddete Etkisi

Medyanın toplumu ne kadar yönlendirdiği son yılların en büyük tartışma konularından biri. Yıllarca intihar haberle-rine bile örnek olmasın, yol göstermesin diye sansür konuldu. Sırf bu yüzden intiharların azaldığı söylenemez ama Boğaz Köprüsü'nde derdini kameralara anlatmak isteyen çok kişi çıktı atlamaya kalkan. Yine şiddetin haberlerinin şiddeti doğurduğu da medyaya yöneltilen suçlamalardan biri olarak gündemde. Oysa medya bu haberleri gündeme getirirken hiç  kuşkusuz farklı bir amaç güdüyor: şiddeti önlemek. Şiddetin en zor önlenebileli, aile içi şiddet. Kapalı kapılar ardında kalan, güvenlik güçlerine yansımayan bu şiddetin bizim öğrenebildiğimiz kadarı ancak yaralamalı, ölümlü olanı. Karısını gaz döküp yakan koca da var, yüzlerce yerinden yaralayan da. Bunların medyaya yansıması, başka kocaları özendirmesi yada örnek olması açısından değil, olsa olsa kimi yetkililerin önlem almaya yönlendirilmesi açısından yararlı olabilir. Ayrıca bu bir tür kadın dayanışması da sağlar.  Kendisiyle aynı konumda olan başka kadınların varlığından haberdar olan kadın, kendini daha az kötü konumda da hissedebilir, ki arzulanan bu değil, buna karşı çıkmak gereğini de duyabilir, bu birliktelik ona cesaret de verebilir.

Medyada kadınlar ne yazık ki kurban rolündedir. Şiddete konu olmuş, canı yanmış kadınlar, acılı fotoğraflarıyla yer alır üçüncü sayfa haberlerinde. Bunun karşıt örneği ise, seksi kadınların sayfa süslemek için konmuş fotoğraflarıdır ki her ikisinde de erkek istismarı söz konusudur. 

Bütün bu gerçeklerin bilimsel araştırmalarla inceleneceği konuşmada medyanın konuya katkısı ve zararının ötesinde vurgulanacak nokta, medyanın birincil misyonunun haber vermek olduğudur. Ki bu gerçek, sorumlu medya tartışmalarının ötesinde, çoğu zaman, ülke yararı söz konusu olduğunda bile geçerliliğini korumaktadır.