|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çocuk Psikiyatrisine Başvuran Annelerin Tedavi Öncesi ve Sonrası Kendi Ruhsal Belirti Düzeylerinin ve Çocuklarıyla Olan İlişkilerini Algılama Durumlarının Karşılaştırılması
|
|
Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > IV. ULUSAL AİLE VE EVLİLİK TERAPİLERİ KONGRESİ > Sözel Bildiriler > |
|
|
|
Amaç: Bu çalışmada ilk başvuru ile 2 yıl sonraki tedavi sürecinde annelerin kendi ruhsal belirti düzeylerinin ve çocuklarıyla olan ilişkilerini algılama durumlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini bir üniversitenin çocuk psikiyatri polikliniğine ilk başvuran 7-12 yaş gurubunda çocuğu olan 30 anne oluşturmaktadır.Çalışmanın verileri araştırmacıların hazırladığı demografik bilgi formu, ruhsal belirti tarama listesi(SCL-90) ve anne-çocuk ilişkileri ölçeğiyle toplanmıştır. Normal dağılım gösteren örneklemin istatistiksel analizlerinde parametrik testlerden yüzdeleme, ortalama, standart sapma, paried samples T testi ve chi-square testi kullanılmıştır.
Bulgular: Örneklemi oluşturan annelerin çoğunun; 30-34 yaş gurubu (%36.7)arasında, evli (%93.3) ,ilköğretim mezunu (%63.3)olduğu, herhangi bir işte çalışmadığı(%80.0) ve iki çocuğa sahip (%66.7) olduğu saptanmıştır. Annelerin iki yıl önce ve iki yıl sonraki yapılan değerlendirmesinde; çocuğuna ayırdığı zaman miktarı ( x2 =31.72, P=0,011) çevresinden destek aldığı kişi( x2 =16.921, P=0.010) ve aile içi ilişki özelliklerinin( x2 =36.271, P=0.000) dağılımları arasında fark olduğu, farkın da istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir (P< 0.05). Annelerin iki yıl önce ve iki yıl sonraki ruhsal belirti düzeyleri karşılaştırıldığında; somatisazyon,obsesyon,duyarlılık,depresyon, anksiyete, öfke, paranoid, psikotik ve fobik puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05). Annelerin iki yıl önce ve iki yıl sonraki çocuklarıyla olan ilişkilerini algılama düzeyleri karşılaştırıldığında; sevgi, saldırganlık, ilgisizlik ve red puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Sonuç: Araştırmada; maddi yetersizlikler, tedavi konusunda annelerin beklentilerinin yüksek olması, kısa sürede sonuca ulaşma isteği ve yasal prosedürlerde yaşanılan zorluklar nedeniyle çocuğun tedavisinin sürekliğinin sağlanamadığı belirlenmiştir. Bu nedenle annelerin kendi sosyal destek sistemlerine yönelerek ailesinden ve yakın çevresinden destek almaya yöneldiği, çocuğuna daha fazla zaman ayırarak çocuğuyla ilgili sorunlarla baş etmeye çalıştığı düşünülmektedir. Kendisiyle ilgili yaşadığı ruhsal sorunlardan çok çocuğuyla ilgili sorunları daha ön planda tuttuğu için profesyonel desteğe yönelmediği ve çocuğuyla ilgili ilişkilerindeki sorunların farkına varamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
|
|
|
|
|